Kayıtlar

Resim
Gazeteciliğin ruhu muhabirliktir Uzun yıllardır spor medyasının içerisinde kendisine itinayla yer bulan, hem yazarlığı hem de moderatörlüğüyle halkın beğenisini kazanmış bir isim düşünün? Ülke futbolu adına ilk spor kanalının genel müdürü, 1996 yılından beri devam eden “Maraton” programının yapımcısı ve sunucusu Şansal Büyüka ile Türk Futbolu ve Lig TV’yi konuştuk. Lig TV’de hem kamera arkası hem de kamera önünde görev yapıyorsunuz. İlk göreviniz neydi ve bu hikâyenin başlangıcı nasıl oldu? Lig TV’yi 2000 yılında ekip arkadaşlarımla beraber kurduk ve ben, genel müdür olarak göreve başladım. 2010 yılına kadar da devam ettim. Şimdi ise Maraton programının yapımcılığını üstleniyorum. O zamanlar bağlı olduğumuz kurum olan Show TV yayın ihalesine girdi. Çok zorlu bir ihale sürecinin ardından kazandılar. Digitürk ekibi olarak toplandık ve aldığımız maçları yayınlayabileceğimiz bir futbol kanalı kurmamız gerektiği sonucuna vardık. 3 gün içinde yayına başladık; 1 hafta içerisinde ise L
Resim
İnsanlar spikerleri duyduğunda kafasında izlenim oluşmalı TRT’de uzun yıllardır çalışan, spor muhabirliği ile başlayan meslek hayatında zorlu sınavlardan geçerek spor medyasında önemli yerlere ulaşmış bir isim ile sohbet ettik. Mesleğe başlama hikayesinden, büyük organizasyonlardaki anılarına kadar Türk ve Dünya futbolunu konuştuk. Erdoğan Arıkan bize, tüm samimiyetiyle dolu dolu sporla geçen yıllarını anlattı. Spikerliğe Diyarbakır’da radyoculuk yaparak, kolay olmayan bir şekilde başladınız. Nasıl adımladınız başarı merdivenlerini? Memleketim olan Sakarya’da pazarlamacılık yaparak iş hayatına başladım. Bir gün arkadaşımla otururken, bana “Senin sesin çok güzel neden spiker olmayı denemiyorsun” dedi. O şekilde bu alana yönelmeyi düşündüm . TRT’nin sınavlarına girdim. Orada bir metin veriliyor size, okuyorsunuz; ama ben okuyamadım. Çok heyecanlandım, elim ayağım titredi, zaten jürideki görevli de durdurdu beni, “Biraz dinlen sonra tekrar okursun” dedi. Ben de “Bu kadar heyecanl
Resim
Ersin Düzen ve Spor Medyası Star TV, ATV, NTV Spor ve TRT gibi kanallarda çalışmış, sürekli olarak kendisini geliştirme gayesi içerisinde olmuş başarılı spor spikeri ve yorumcusu Ersin Düzen ile konuştuk. Kişisel kariyerine, spor medyasının dününe ve bugününe ışık tutan Düzen, başarılı spiker olmanın ipuçlarını anlattı. Öncelikle mesleğe nasıl başladınız? 1992 yılında, ilk özel radyo ve televizyonlar kurulduğu sırada Denizli’de radyo programı yaparak medya sektörüne girdim. Daha sonra 1993 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ni kazandım ve 4 yıl süren öğrencilik hayatımda hem radyo hem de televizyon programı yaptım. Üniversiteyi bitirdikten sonra 1997 yılında İstanbul’a geldim. İlk olarak Star TV’de çalışmaya başladım. Televole, Telegol, Şampiyonlar Ligi ve Milli Takım maçları derken yaklaşık 23 senedir medyanın içinde yer alıyorum. “Vazgeçmeyi hiç düşünmedim” Mesleğin ilk yıllarında ne tür zorlu süreçlerden geçtiniz? Her işin kendisine göre zorluğu vardır. Öncelikle s

Milyon Dolarlık Kaval Kemiği

Resim
Futbolda gol atıp galip gelemiyorsan iyi oynamamışsın demektir. Çok iyi oynadık ama maç berabere bitti. Kardeşim, iyi oynasan zaten kazanırdın. O halde ben; senin iyi oynadığın zamanlarda düzdüğüm latifelere haksızlık etmez miyim? Sen milyon dolarlar almana rağmen, topu ağlarla buluşturamıyorsan, beceriksizsin demek ki. Şanssızdık kelimesini de kabul etmez artık Türk seyircisi. Duracağın yeri bildiğin zaman, top sırtına da çarpar gol olur. Bir anda geldi de kaval kemiğime çarptı gitti, şanssızlık oldu deme. Bir olur, iki olur. Sen golü kokla da, Golü koklayan adamın burnunu tıkasınlar da görelim. Milyon dolarların hakkını verin büyük takım forvetleri, Siz buralara kolay şartlar altında gelmediniz, Merak etmeyin taraftar geçmişinizi çok iyi biliyor, hatta sizden daha iyi biliyor. Zorluklardan geçerek bu sahneye kavuştunuz. Emek göstermeden devam ederseniz, karşılık beklemeye devam edersiniz. Yok, hakkını vermek istemiyorum diyorsanız da, Arka

Stoperlerin Kırmızı Şeytanı

Resim
Çocukluğumuzda hepimizin idol diye tarif ettiği bir futbolcu vardır. Muhtemelen bu tarifin içini dolduran oyuncu forvet veya orta alanda mücadele eder. Bu durum çeşitli jenerasyonlar için istisnai olarak farklılık gösterebilir. 90’lar ve 2000’lerin başında futbolla tanışan bir çocuk olarak bizim favori futbolcu içerisinde defans oyuncularının da olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir çırpıda Nesta-Maldini ikilisinin yanına Puyol, Cannavaro ve Hierro’yu yazarım. Bu isimlere eklenecek savunma oyuncularının başında ise Manchester United’te yıllarca kaptanlık yapmış, İngiltere Milli Takım formasını senelerce sırtında taşımış, dünyanın en iyi defans oyuncuları arasında gösterilen Rio Ferdinand’ı düşünebiliriz. Rio, her ne kadar Sir Alex Ferguson’un çalıştığı efsane futbolcular listesine giremese de bizim listemizdeki efsane defans oyuncuları arasındaki yerinde iyice yayılabilir. Rio Ferdinand futbola İngiltere’nin başarılı futbol kulüplerinden West Ham United’te başladı.

Sahi Bizim Genç Yıldızımız Nerede?

Resim
Türkiye’de futbola başlama yaşı yok aslında. Erkek çocuk olarak dünyaya gelen benim tatlı kardeşimin önüne topu doğar doğmaz yuvarlıyor babası. Sen topçu olacaksın büyüyünce oğlum, çok paralar kazanıp babanı ve anneni bu yoksul hayattan kurtaracaksın deniliyor genellikle. Çocuk bu aşıyla büyüyor. Gerçek anlamda yeteneğinin olduğu anlaşılınca büyüme aşamasında bir takıma veriliyor. Mahalli veya şehrin önde gelen takımı olabilir bu, şanslıysa (yeteneğinin yanında) resmi maç duygusu tadıyor. Futbolu bir para kazanma aracı olarak oynuyor ve tabii sevdiğini, aşkla bağlı olduğunu da sıkça tekrarlıyor kendi içinde. Şimdi günah almayalım, bu işi gerçekten aşkla yapan adamlara da saygısızlık olmasın. Para kazanmak kötü bir şey değil tabii, emek verip karşılığını almak da insanın gelişimi için çok önemli ama sadece bundan ibaret değil hayat. Neyse, sevgili oğlumuzun en alt kademe takımından başladığını düşünelim; 2. küme maçlarına çıkıyor, para almadan. Sonrasında 1. küme, süper amatör v